Tabii ruhu beslemenin tarifi “bol bol su için, tuzu, şekeri
azaltın” kadar net değil. Ama yine de kendimize birkaç konu seçebiliriz
odaklanmak için:
1- Toksik ilişkilerden arının.
Kilo vermek istediğimizde hani önce vücudumuza zararlı olan abur cubur tüketimini kesmek gerekir ya, bu da aynısı aslında. Fazlalıklardan kurtulmak için önce sağlıksız, o sırada karnınızı (geçici olarak) doyuran ama hiçbir besin değeri olmayan, size sadece zarar veren zehirleyen ilişkileri kesmeniz lazım. Tıpkı abur cubur gibi bunlar da dönem dönem sizi oyalıyor, hatta size lezzetli geliyor olabilir ancak uzun vadede bunlar sizi zehirliyor, vücuttaki kiloya benzer şekilde hayatınızda fazlalık olarak yer kaplıyor. Sizi tüketiyor.
Bu ilişkilerin tarifi herkese göre değişir ama etkilerini düşününce herkes
kendi hayatında hangileri böyle diye fark edecektir. Amacımız sağlıklı
beslenmek ise, öncelikle bu ilişkilerden kendimizi azat etmeliyiz.
Söylemesi kolay, yapması zor olsa da, sınırlar koyarak bir yerden
başlayabiliriz. Kendi sınırlarınızı belirleyip ve bunları koruyarak bu
kişileri de mümkün olduğunca uzakta tutmaya çalışabilirsiniz.
2- Düşündüğünüz her şeye inanmayın.
Zihnimiz sürekli düşünceler üreten bir makine adeta ve bizler bu makine
üzerinde sandığımızdan daha az kontrol sahibiyiz. Ancak kontrolümüzün olduğu
bir şey var; çıktıları analiz etmemiz mümkün. Düşündüğünüz her şeye inanmayın.
Ürettiğiniz her düşünce doğru değil. Bunun pek çok sebebi var.
Öncelikle kafanda sana ait olduğunu sandığın her ses aslında sana ait değil.
Dış seslerin bilinçaltına kaydından sonra bir gün o muhteşem makineden sen
üretmişsin gibi karşına çıkanlar var. Sonra, içinde bulunduğun çevre, duygu
durumun makinenin ayarlarını şaşırtmış olabilir ve sen kendi gerçeğinden uzak
şeyler düşünmeye başlamış olabilirsin. Adını koyamadığın bir fazla ya da bir
eksik bambaşka bir düşünceyi kendine kayık yapıp zihninin sularına sızmış
olabilir.
Sebepler değişebilir, ancak ana fikir aynı; her düşündüğünüz size ait değil, sizin gerçeğiniz değil ve doğru da değil. O yüzden kendinize her söylediğiniz şeye inanmayın. Düşüncelerinizi analiz edin, bunun altında ne yatıyor diye sorun kendinize.
Belki de çok başka şeyleri duymanız gerekiyordur. O şahane makinenin bakımını
sağ duyunuzla yapın. İçinizde sesi daha cılız çıkan ancak o makineyi
tamamlayan bir ses daha var, onunla ilişkinizi kaybetmeyin, onu susturduysanız
bir an önce onu yeniden dinlemeye başlayın.
3- Ruhunuzu size ilham veren şeylerle besleyin.
Beslenme listemizden çıkarılacaklardan sonra listeye ekleneceklerin de adını koymak lazım. Ruhumuzu aç bırakıyoruz kimi zaman.
Ruhumuzu aç bıraktığımızda boşluklar yaratıyoruz hayatımızda ve bu bize iyi gelmiyor. Ruhumuzu doyuran insanlara, ilişkilere, hobilere ihtiyacımız var. En yakın çevrenizde tuttuğunuz insanlarla yaptığınız paylaşımlar sizin gelişiminizi belirliyor aslında. Bu yüzden kimlerle ilişki kurduğunuza dikkat edin. Onların kendilerine ne kadar değer verdikleri ve kendilerini ne kadar bildikleri, sizinle olan ilişkileri ve dolayısıyla sizin de üzerinizde çok önemli bir etkiye sahip. Sizi aşağı çekecek değil,yukarı çekecek kişileri tutun en yakınınızda.
- Günlük rutinler ve sorumluluklar dışında hayatınızda size iyi gelecek, size ilham verecek hobileriniz olmasına özen gösterin.
- Kendinize “durmak” için, “rahatlamak” için, “keşfetmek” için fırsatlar yaratın.
- Bol bol okuyun, resim yapın, seyahat edin, yemek yapın, neye ilgi duyuyorsanız onu yapın ama mutlaka bir şey yapın. Çok küçük şeyler bile olur, gününüzde kendinize ayıracağınız sadece size ait bir yarım saat bile size çok iyi gelebilir.
- Ve yardım edin, insanlara, hayvanlara, ihtiyacı olan kim, ne varsa ona. Yardım etmek, kesinlikle ruhu besleyen şeylerin başında geliyor.
- Bir de tabii ki, güzel müzik dinleyin. Sanırım ruhunuz için besin değeri en yüksek olanların başında bu geliyor.