50 yaşından sonra hayat hepimize büyük dönüşüm ve
değişimlerle geliyor. Bunlarla başa çıkmak da çok kolay değil maalesef…
Peki, bu zorluklar karşısında sağlık ve mutluluğa nasıl
ulaşabiliriz? Pozitif psikoloji okulunda uluslararası üne sahip yazar,
konuşmacı ve bilim adamı olan Dr Tim Sharp’ın çok önemli bulduğum bu 10 tavsiyesini sizler için derledim…
Hayatta bir amaç ve anlam sahibi olmak
Sosyal araştırmaların neredeyse tümü bireyin hayatına bir anlam
yükleme ve kişisel bir amaca sahip olmanın kişiyi daha huzurlu ve mutlu hale
getirdiğini vurguluyor. Özellikle çocuklar evlenip evden ayrıldıktan ve emekli
olduktan sonra hayatımızda büyük bir boşluk açılıyor. Oysaki hepimizin sabah yataktan
kalkmak için bir nedene ve manaya ihtiyacımız var.
Birçok insan için bu anlam; ilişkilerden, başkalarına yardım
etmekten ve topluma karşı görevler yüklenmekten besleniyor. Hatta eğlenmek ve
hayattan en iyi şekilde yararlanmak için çabalarımız da günlük hayatımızı
değerli ve anlamlı kılıyor.
Beden ve ruh sağlığımızın yerinde olması
Tamamen ve mutlu bir şekilde yaşayabilmek için öncelikle
fiziksel sağlığımızın ve ruh sağlığımızın yerinde olması gerekiyor. Bunun için
sağlık kontrollerinizi ihmal etmemeniz ve doktorlarınızın söylediklerine
harfiyen uymak gerekiyor. Yaşamımız boyunca formda ve sağlıklı kalırsak, yaşam kalitemizi artıracağımızı ve daha uzun
yaşayacağımızı biliyoruz.
Doğal ve sağlıklı beslenmek
Sağlıklı beslenmenin yaşam kalitemizdeki önemini artık
hepimiz çok iyi biliyoruz. Paketlenmemiş, bulabildiğimizi kadar doğal gıdalarla
beslenerek ve yeteri kadar tüketerek, sağlıklı olmanın en önemli şartını yerine
getireceğimizi artık hepimiz biliyoruz.
Yeterli ve kaliteli uyku
Eğer ihtiyacınız olduğu kadar uyumuyorsanız ve uykunuz
kaliteli değilse, diğer sağlık önlemleriniz eksik kalır… Tüm uzmanlar yeterli
ve kaliteli uykunun mutlu ve sağlıklı bir hayatın en önemli şartlarından biri
olduğu konusunda hemfikirler.
İyimser ve Pozitif bir insan olmak
Sağlıklı ve uzun ömür ile ilgili yapın tüm araştırmalar,
yaşama karşı tutumumuzun mutluluğumuz üzerinde büyük etkisi olduğunu ortaya koyuyor. İyimserlik
(Pollyannacılık değil), gerçek anlamda
olumlu bir tutumun, mutluluk, sağlık ve daha iyi ilişkilerle ilişkili olduğunu
biliyoruz. Bu özelliğin yaşlılara özel bir uygulaması, yaşlanmaya karşı tutumlarıdır. Araştırmalardan,
yaşlanmayı olumsuz bir süreç olarak görenlerin daha kötü performans
göstereceğini biliyoruz. Yaşı sadece bir sayı olarak gören ve
yapabilecekleri kadar yapmaya devam eden ve yapamayacaklarından çok
yapabileceklerine daha fazla odaklananlar, Daha olumlu yaşlanır ve daha yüksek
sağlık ve refah seviyelerini korurlar. Takdir ve şükran uygulaması
pozitifliği arttırmanın harika bir yoludur.
Hastalıklar, ağrılar ve acılara karşı tutumumuz
Tabii ki, iyimserlik fiziksel hastalık ve hatta ağrı ve
acılarla karşı karşıya kaldığında zordur - ve gerçek, 70'li, 80'li ve 90'lı
yaşlarımıza ulaştığımızda yüzümüze çarpar. Fiziksel rahatsızlıkların ve
hastalıkların refahımızı nasıl etkilediğini inceleyen araştırmalara göre;
aynı prensibin geçerli olduğunu göstermektedir. Yani yapıcı bir tutum
sergilemenin, umutsuzluğa kapılmadan moralinizi yüksek tutmanın ve
yapamayacağınız şeyden ziyade neler yapabileceğinize odaklanmanın, ruh
halinizde değil, aynı zamanda vücudumuzun işleyişinizde ve hastalıkların
tedavisinde de büyük bir fark yaratıyor.
Pozitif ilişkiler içinde olmak; insanlara ve topluma bağlılık hissine sahip olmak.
Diğer taraftan, araştırmalar ileri yaşlarda en büyük
sorunlardan birinin yalnız kalmak olduğunu ortaya çıkarıyor. Günümüzde
izolasyon giderek yaygınlaşıyor ve en büyük mutluluk katillerinden
biri. Hiç şüphe yok ki insanlar yaşlandıkça sosyal ağları küçülmeye
başlayabilir – iş hayatınız bitebilir, arkadaşlarınız uzaklaşır, aileler
eskisinden daha fazla dağılır ve vefatlar olabilir. Bu durumlar olurken
kendimizi aktif olarak tecride karşı korumalıyız ve bunu yapmanın çeşitli
yolları var: eski arkadaşlarla iletişimde kalın, yerel gruplara katılın, bir
organizasyon için gönüllü olun, hobilere başlayın ve devam edin, yeni bir kursa
kaydolun vb.
Ölüm korkusu
Ölüm, yaşamın kaçınılmaz ve acı verici bir parçasıdır ve
yaşlandıkça hayatımızda daha sık görülür. Ancak bunu hayatımızın temel konusu yaparsak,
hayat çekilmez hale gelir. Daha dolu bir yaşam sürmek elimizdeyken sahip
olduğumuz şeyden en iyi şekilde yararlanmaya çalışmalıyız. Bu çaba aynı zamanda
ölüm konusunda gerçekçi olmaya ve onunla bir çeşit barışa yardımcı olur.
Hayat biraz da eğlence ve oyundur
'Yaşlandığımız için oynamayı bırakmıyoruz, Oynamayı
bıraktığımız için yaşlanıyoruz’ sözü gerçekten doğrudur. 70'li ve 80'li
yaşlarına kadar çok heyecan verici, tatmin edici bir yaşam süren insanlar hepsi
kendi tarzlarında hala bu dikkate değer bir oyuncu oldukları hissine
sahipti; hayatı seviyorlar. Kendinize her gün mutlaka gülecek bir şeyler
bulun. Hiçbir şey yapamazsanız youtube’dan komik bir film açın. Eğlenceli
arkadaşlık gruplarına katılın…
Sevdiklerinize sarılın, dokunun
İnsanlara ve hayvanlara dokunduğumuzda, beynimiz mutluluk
hormonlardan biri olan oksitosin salgılar. Buna rağmen nedense yaşlandıkça fiziksel temas
ve yakınlığı daha az yaşarız. Bu durumda, arkadaşlarınıza ve ailenize
onları gördüğünüzde sarılmak ve kendinizi masajla yaptırmak sağlık için çok
yararlı olabilir. Dokunmayı deneyimlemenin bir başka harika yolu da bir
evcil hayvana sahip olmaktır. Araştırmalar, evcil hayvan
sahiplerinin daha uzun yaşadığını ve evcil hayvanlarımızı okşamanın bizi
sakinleştirdiğini ve bizi mutlu ettiğini gösteriyor.