Hayat Nasıl Daha Güzel Olurdu?


Hiç düşündünüz mü, bugüne kadar ne çok karar almış ve ne çok karardan vazgeçmişizdir? Hayatımızı, kararlarımızı, duygularımızı ne kadar ertelemişizdir sizce? Nedendir bu vazgeçişler, erteleyişler? Cevabı çok açık: Cesaret, motivasyon ve inanç eksikliği.
Çocukların inanç ve cesareti yetişkinlerde olsa!..
Eminim ki pek çoğunuz hadi canım cesaretim yerinde ama şartlar, istedim ama olmadı gibi ‘ama’sı bol bahanelerinizi aklınızdan geçirdiniz. O halde sizi hep 8 yaşında kalacak olan bir çocukla Alexandra Scott ile tanıştırayım.
Alex, 18 Ocak 1996 yılında dünyaya gözlerini açtı ve daha bir yaşındayken çocuk kanserine (nöroblastom) yakalandı. Henüz dört yaşındayken o küçücük bedeni tam yedi ameliyat geçirmiş, tümör alınmış ve kök hücre nakli yapılmıştı. Ama Alex yürüyemiyordu ve ölüm riski ile yaşamak zorundaydı.
Doktoruna kendisini neden iyileştiremediklerini sordu. Doktor ‘Daha bir tedavi yöntemi bulamadık’ dedi. Alex, neden bir yöntem bulamadıklarını sorduğunda ise yeterli maddi kaynak, fon olmadığı için yeteri kadar araştırma yapamadıklarını öğrendi. Alex, o anda karar verdi kendisine ve kendisi gibi olan çocuklara ışık olmaya.
Bir hafta sonra hastaneden taburcu olurken annesinin kulağına fısıldadı:
“Anne ben kanser araştırmaları için nasıl para bulacağımı biliyorum. Limonata satacağım ve biriktirdiğim para ile bütün kanserli çocukları kurtaracağım.”
Annesi Alex’in neler yapabileceğinden habersiz, umudunu ve cesaretini kırmasın diye bu fikre sıcak baktı.
Markete gidildi, limonlar alındı ve limonatalar yapıldı. Alex’in babası bir tezgâh satın aldı ve evlerinin önüne bir limonata tezgâhı kurdular. Alex bardağı 50 Cente limonataları satmaya başladı.
İşler daha ilk günden harika gitmişti ve Alex ilk gün 1200 Dolar kazanmıştı; çünkü çoğu müşteri 50 Centlik limonata için 20 veya 50 Dolar vermişti. Alex her gün aynı inanç ve umutla geçti tezgâhının başına ve her geçen gün kazancı arttı. Bu kazancın arkasında elbette Alex’in girişimci zekâsı, inancı ve umudu vardı.
Bu umuda herkes ortak olabilsin diye Alex limonata tezgâhının üstüne ‘Limonatalardan elde edilen gelir çocuk kanseri araştırmalarına bağışlanacaktır’ yazdırmıştı. Ve bu slogan işe yaramıştı. Kısa süre sonra Alex’in limonatalarının ünü tüm ülkeye yayılmıştı ve her eyalette Alex’e destek olmak isteyenler Alex’in Limonata Tezgâhı’ndan kurarak fona gelir sağlamaya çalışıyorlardı. Alex’i artık tüm Amerika tanıyordu. Bu süreçte Alex’in ailesi bir vakıf kurdu ve elde edilen tüm gelirler bu vakfa aktarıldı.
Alex, henüz 8 yaşındayken kanserle olan mücadelesini kaybetti ama ardında hala aktif bir şekilde çalışan Alex’in Limonata Tezgâhlarını bıraktı.
Alex hayatını kaybettiğinde, Vakıf tam 27 milyon dolarlık bağış topladı. Bu bağış, 50 üniversitede 100’den fazla çocuk kanseri araştırmasında kullanıldı. Ve bugün çocuk kanseri tedavisinde bir yol alındıysa, bu 4 yaşındaki Alex sayesindedir.
Sadece 4 yaşında olan bir çocuk, tüm Amerika’yı inandığı ülkü uğruna birleştirdi ve fark yarattı.
Ve şartlar ne olursa olsun, insanların inanarak, aynı istek ve motivasyonla vazgeçmeden çabaladıklarında neleri değiştirebileceklerini gösterdi. İşte tam da bu yüzden çocukların inanç ve cesareti biz yetişkinlerde olsa diye düşünmeden edemedim. Neleri değiştirirdik, kanayan kaç yaraya merhem olabilirdik, kendi hayatımızı ertelemeden nasıl da dolu dolu yaşardık kim bilir?
Belli mi olur belki,  Alex’in 8 yılda yaptıkları bizlere ilham olur ve bizlerde tam da şu andan itibaren ertelemeden, vazgeçmeden, inanç ve cesaretle yürürüz düşlediğimiz günlere…