Dünyaca meşhur Cleveland Clinic tarafından devam
etmekte olan klinik çalışmalara dayanılarak yapılan analiz 2002-2012 arasında
Alzheimer tedavisi için test edilen 244 ilaçtan sadece 1 tanesinin (Memantine)
başarılı bulunduğunu gösteriyor.
Alzheimer’s Research & Therapy isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, Alzheimer
Hastalığını önlemeye veya tedavi etmeye yönelik ilaç çalışmalarının yüzde 99.6’
sı başarısızlıkla sonuçlanırken, bu oran kanser ilaçları için yüzde 81.
İlk
çalışmalarda umut veren birçok ilaç geniş kapsamlı ileri faz araştırmalarda
bekleneni veremiyor.
Bu
başarısızlık, son zamanlarda Alzheimer tedavisi için yapılan çalışmaların
sayısında endişe verici bir azalmaya da sebep oldu.

İlaç
araştırmalarının “boşa gitmesinin” çeşitli sebepleri olabilir.
BİR: Endüstri hastalığın sebebinden ziyade
belirtileriyle ilgileniyor ve bunun sonucu olarak da geliştirilen ilaçlar çok
etkili olamıyor.
İKİ: Esas olarak beyinde plak oluşumunu önleyecek
ilaçlar üzerinde çalışılıyor; hastalığı önlemenin diğer daha etkili olacak
yolları dikkate alınmıyor.
ÜÇ: Bir kimyasal maddenin ilaç olabilmesi için
ortalama 10 sene gerekiyor ve piyasaya çıkabilecek bir ilaç güncel bilginin 10
sene gerisinde kalmış oluyor.
Yeni ilaç umudu
FDA
tarafından hastalık belirtilerini gidermek için onay alan pek çok ilaç var ve
bunlar beyindeki “nörotransmitterleri” yani sinir iletimini sağlayan
maddeleri artırmaya yarıyor.
Rockefeller
Üniversitesi tarafından geliştirilen yeni bir ilaç ise hafıza kaybını daha önce
denene ilaçlardan farklı bir şekilde ve muhtemelen de daha etkili olarak tedavi
edebiliyor.
RU-505
adıyla bilinen bileşik, plak oluşumunu engellemekten ziyade pıhtılaşmayı
azaltmaya ve beyin kan akımının daha sağlıklı olmasına yarıyor.
İlk
laboratuar sonuçları bu ilacı kullananların labirent gezinme testlerinde ilaç
kullanmayanlara nazaran daha başarılı olduklarını ortaya koyuyor.
Bu
tedavinin, egzersiz modeline benzer olarak hastalığın etkilerini
yavaşlatabiliyor fakat meydana gelen hasarları geriye döndürmede bir tesiri
bulunmuyor.
Egzersiz Alzheimer’ i önlüyor
Kısa
adı NCBI olan National Center for Biotechnology Information’ un
bir çalışması ise, egzersizin Alzheimer riski yüksek olanlarda hastalığın
ilerlemesini anlamlı derecede önlediğini gösteriyor.
Araştırma
65-89 yaş arasındaki çoğunun ailesinde Alzheimer Hastalığı olan 97 kadın ve
erkek üzerinde gerçekleştirildi.
Önce
tipik olarak yavaş yavaş başlayan ama sonra hızla hafıza ve zihnin bozulmasına
yol açan Alzheimer Hastalığı herkeste görülebilirse de kısaca e4(APOE
epsilon4) adıyla bilinen gen varyantına sahip olanlarda risk çok daha fazladır.
Çalışmaya
katılanların yarısında e4 geni mevcuttu ama bunların
hiçbirinde yaşlarının icap ettirdiğinden fazla hafıza kaybı bulunmuyordu.
Bunların
yarısı çok hareketsiz iken diğer yarısı ise haftanın beş günü yürüme, hafif
koşu veya diğer egzersizleri yapıyordu.
Denekler,
e4 ve egzersiz özelliklerine göre dört gruba ayrıldı.
İlk
grupta e4 gen varyantı olan ama egzersiz yapmayan, ikinci grupta e4 gen
varyantı olan ama egzersiz de yapan, üçüncü ve dördüncü gruplarda ise e4 gen
varyantı olmayan, egzersiz yapan ve yapmayanlar vardı.
Bunların
beyinleri hipokampusa özellikle dikkat edilerek başlangıçta ve 18 ay sonra MR
(manyetik rezonans) le tarandı.
Alzheimer’
de beynin hipokampus adı verilen hafıza ile ilgili kısmı atrofiye uğruyor ve bu
MR ile görüntülenebiliyor.
e4
gen varyantı bulunan ve hareketsiz olan grupta hipokampusta ortalama yüzde 3
küçülme görülürken, e4 gen varyantına sahip olan ve düzenli egzersiz yapanlarda
ve e4 geni taşımayanlarda ise hipokampusta hiçbir değişiklik olmadı.
Gelelim neticeye
İlaç
endüstrisinin derdi ne Alzheimer’ e ne de başka bir hastalığa “kesin çare”
olacak bir ilaç bulmak değil.
Hatta
böyle bir tedavinin bulunmasını istemezler bile ve esas amaçları kâr etmek olan
kuruluşlardan bunu beklemek de zaten doğru değildir.
Onlar
için cazip olan hastalığı tamamen iyileştirmeyen ama sürekli alındığında
belirtileri gideren ilaçlardır.
Daha
önce yazdım, Alzheimer’ e bugün kadar keşfedilen ilaçlardan daha iyi gelen,
üstelik de yan etkileri olmayan tedaviler var.
Endüstrinin
şakşakçısı olmayan bilim adamlarının araştırmaları B6+B9+B12 vitaminleri,
tarçın ve çörek otunun bugün kullanılan tedavilerden daha üstün olduğunu ortaya
koyuyor.
Tüm
hastalıklardan korunmanın esas yolu ilaç değil doğru beslenmek ve hareketli
olmaktır; gerisi kaderdir....