
Canım torunum Gai David; beni babaanne yapan, yaşamımın
anlamını daha da güzelleştiren ilk torunum sensin. Çok genç yaşta anne olduğum
için senin babanı kucağıma aldığımda, inan ki bu denli duygu yüklü değildim.
Onunla yaşamayı el ve gönül yordamıyla öğrendim. Her şeyi yine yeniden birlikte
keşfettik. Galiba bu işi iyi başardım. Ama sen canım Gai’cığım, bana yaşamın ne
denli gelip geçici, ne denli yumuşacık ve sıcacık, ne denli kıymetli olduğunu
bir daha duyumsattın.


Annen içerideki odada seni dünyaya getirmeye çabalarken,
kapının dışında annenin ve senin selametin için dua ettim. Tam o sırada
gerçekten olgunlaştığımı düşündüm. Sen kıymetlim, sen gelince, sevgili annen ve
canım oğlum hayatlarının en büyük ödülünü alacaklardı. Ben de bu manzarayı
büyük bir sanat eserine bakar gibi hayranlıkla izleyecektim.
Tanrı’m izin verdi, büyükbaban David ve ben buna tanık
olduk. Bizim yarattığımız can yeni bir varlık yaratmıştı; seni, canım torunum…
Gözümün nuru ilk erkek torunum; her zaman iyi bir insan
olmalısın. İyi insan olmak, mutlu olmanın ve iyi bir adın sahibi olmanın ilk
maddesidir. Hiç unutma en büyük ibadet iyiliktir. Ruhun temiz ve beyaz olduğu
sürece hayat boyu ibadetini en iyi şekilde yapıyorsun demektir. Çünkü Tanrı’nın
kendisi zaten iyiliktir.
Aidiyetini asla unutma ve göz ardı etme. Sahip olduğun
aidiyet, gelenek ve aile sevgisi sana kişilik ve güven katacaktır. Mevlana’nın
bir öğretisi var ki, onu kulağına küpe yap canım torunum.
O diyor ki…
Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün,
Başarılı ve mütevazı olmak, Tanrı’nın bağışladığı en büyük
erdemlerden biridir. Sen kendini anlatma, başkaları seni fark etsin ve
anlatsın. Kendine güven, insanları sev ve onları mutlu et. Mutlu etmek ve
vermek, almaktan daha iyidir. Sen verdikçe ve karşındaki mutlu yüzleri gördükçe,
zaten en büyük hazzı tadacaksın. Bunun tadından asla vazgeçemeyeceksin.
Hayat yolunda ilerlerken çok çalış çocuğum. Seçtiğin iş
hangisi olursa olsun, onu mecburiyetten değil, istediğin için seç. İnsan ancak
sevdiği işi yaparsa başarılı olur ve zirveye çıkar. Zirveye kendi çabanla ve
tırnaklarınla kazıyarak çık oğlum. Tepeye helikopterle konan insanlar, aynı
hızla aşağıya tepetaklak yuvarlanırlar. Çok çalış, çok güven ama asla tevazuyu
elden bırakma.
Hayattaki seçimlerinde hep isabetli davranmaya çalış. Hiç
kimseye hak ettiğinden ne daha çok, ne de daha az değer ve anlam yükleme.
Sevgilerinde, öfkelerinde, konuşmalarında ölçülü ol.
Maksadını aşan lafları ağzından çıkarmamaya çalış.
Bir işe giriştiğin zaman, aynı satranç oyununda olduğu gibi,
bir kaç hamle sonrasını düşün, yoksa ummadığın bir anda şah mat olursun.
İşte böyle ilk torunum, gözümün nuru oğlum, sen sen ol hep
dengeli ol. Aşkında, nefretinde, başarında, hezimetinde, sevincinde ve hayal
kırıklığında... Bunların hepsini yaşayacaksın sıkı dur, ne yükseklerden uç ne
de yıkıntı altında kal.
Hayatın adın gibi olsun. GAİ (vadi) DAVİD (sevilen), daima
sevilen bir karaktere ve vadi gibi geniş bir yüreğe sahip ol.
Sana son bir söz; bu da Montaigne’den:
Kendini olduğundan az göstermek alçakgönüllülük değil,
budalalıktır. Kendine değerinden az değer biçmek korkaklıktır. Kendini
olduğundan fazla göstermek de gururdan değil ahmaklıktandır…
Seni çok seviyorum canım torunum. Elim değdikçe sana bu
mektuplardan yazmaya devam edeceğim.
Babaannen Sara YANAROCAK
KAYNAK : Salom.com.tr